TAŞIMA SEKTÖRÜNÜN HAKİMİ BİZİZ

TAŞIMA SEKTÖRÜNÜN HAKİMİ BİZİZ

Bir insan bu kadar pozitif, bu kadar içten olabilir mi..? Bu haftanın Yükselen Değeri olan GÜLENYÜZ SİGORTA’nın sahibi sevgili BAHAR UZUNCA’dan söz ediyorum
Oldukça alımlı, bir o kadar zarif ve kibar, kendini son derece iyi yetiştirmiş gerçek bir Güneydoğu kızı. Kalabalık bir ailede büyümüş olmanın verdiği özgüven ve paylaşımcılık, onun mesleğinde rakiplerinden daha farklı olması anlamında katkı sağlamış. GÜLENYÜZ SİGORTA bilindiği gibi sadece otomobillerin sigorta ve kasko işlemini değil, Türkiye`nin sayılı lojistik firmalarının, taşıma şirketlerinin sigorta işlemlerini yapan yelpazesi geniş bir firma. Bahar Hanımın kendi gibi güzel, son derece özenli hazırlanmış iki katlı iş yerinde, kurumsal bir çalışma havası, ayrıca samimi bir ortam göze çarpıyor.
İşle ilgili detayları röportajda bulacaksınız ama ben onlara çok takılmadım. Benim en merak ettiğim şeyler, karşımda bir Güneydoğu kızı bulmuşken ona soracaklarım vardı. İki saatlik sohbetimizde oralara gittim geldim adeta. Bir solukta okuyacağınıza inandığım bu keyifli röportajımızdan sonra siz belki bir insanın hayatını okuyacaksınız ama ben sizden bir parça daha avantajlı olarak, hayatıma bir kardeş, bir arkadaş daha katmış olmanın verdiği mutluluğu yaşıyor olacağım. Yükselen Değerlerin en güzel tarafı da bu… ne çok insan dahil oldu hayatıma. Ne çok değerler tanıdı bu kent. Bundan sonra da tanımaya devam edeceğiz. Buyurun Bahar Uzunca`nın röportajı sizi bekliyor. Huzurlu kalın.

Bahar Hanım çok genç bir iş kadınısınız, sizi şöyle bir tanıyarak sohbetimize başlayabilir miyiz?
1983 Diyarbakır doğumluyum. Henüz bekarım.

Evlenmeyi düşünüyor musunuz?
İleriki dönemlerde olabilir tabi. Aile önemli olduğu için ileride aile kurmayı düşünüyorum. Benim için kalabalık aile çok önemli. Kardeşin fazlasının zararı yoktur. Bizde en az dört çocuk sahibi olmak vardır. Mesela benim üç tane anneannem vardır.

Nasıl yani?
Dedemin üç evliliği olmuş. Dedemin yanına gider sorardım. “Dede senin için kadınlara inanılmaz saygılı, sevgili olduğunu söylüyorlar” derdim, o da bana, “Allah-ü Teala beni hayata kadınları sevmem için getirdi” derdi. Bunu çocukluğumdan beri hiç unutmuyorum. Kadınları sevmek, saymak lazım, kadınlık kutsaldır derdi dedem sürekli.

Ailenizle birlikte mi yaşıyorsunuz?
Evet ailemle beraberim.

Sanırım sizi yalnız bırakmazlar..?
Yalnız bırakmazlar belki ama gerekte duymuyorum. Aileyle birlikte olmak gibisi yok.

SİGORTACILIK AVRUPA`DA ÇOK FARKLI…
Eğitim yaşamınız nasıl geçti Bahar Hanım?
Ticaret meslek lisesini bitirdim, daha sonra Açık öğretimde sigortacılık bölümünü okudum.

İşinizin mekteplisi oldunuz yani? Bu mesleği bilerek mi okudunuz?
Evet işimin eğitimlisiyim. Sigortacı olmam bilerek değil aslında, biraz tesadüf diyelim. Bir bayan arkadaşımla beraber Gölcük`te finans acenteliği yapıyorduk. Cin Emre sigortayla başladık bu işe. İlk zamanlar bu işi bilmiyordum. Müşterilerim bana soru sorduğunda “o ne?” diyordum. Sonra sonra öğrendim. Müşterileri gezerek, yeni projelere girerek, üreterek bu yerlere kadar geldim.

Tesadüfen sigortacılığa girdiniz ama bu işi sevdiniz galiba? GÜLENYÜZ SİGORTA`yı ne zaman kurdunuz?
Sevdim evet 12 yıldır bu sektörde varlık gösteriyorum. 2009 senesinde iki ortak olarak firmamızı kurduk.

Sigortacılık geleceği olan bir meslek midir?
Kesinlikle öyle… Türkiye`de değilse bile, Avrupa`da çok farklı işleyişi olan bir sektördür. Çoğu sigorta şirketlerine yabancıların ortak olduğunu görüyoruz çünkü onlar bu işteki geleceği bizden daha iyi analiz ediyorlar. Türk şirketi olarak iki, üç tane kaldı sadece.

Nasıl bir çalışma yöntemi izliyorsunuz?
Müşterilerimizle kurumsal olarak çalışıyoruz. Kurumsal firmaların hem fiyatta, hem hizmette, hem, takip açısından her bir personelimiz ayrı ayrı sorumluluğunu almıştır. Onların ayrımını yapıyoruz. Herkes kendi firmasını en iyi şekilde takip ediyor. Ben de satışlarda çözüm noktasında faydalı olmaya çalışıyorum. Çünkü inanılmaz sorunlar olabiliyor. Sigortacılık çok stresli bir iştir.
BANKACIDAN SİGORTACI OLMAZ
Bu mesleğin sıkıntıları olduğunu biliyorum. Sizin güncel anlamda sıkıntılarınız var mı peki?
Olmaz olur mu var tabiî ki. Mesela sigorta acenteleri, tüketiciler ve de sigortacılık sektörü tedavisi mümkün olmayan yaralara maruz kalıyor. Acentelere inanılmaz yaptırımlar getirirken acentelerle birlikte sigortacılık yapan bankalar, vakıflar, kooperatifler, PTT’ler, otomobil plazaları gibi kurumlar, ekonomideki güçlerini orantısız güç olarak kullanıyorlar. Özellikle banka ile ticari münasebeti olan KOBİ, birey ve sanayi kuruluşlarına kredi münasebeti ile sigorta poliçelerinin taraflarından yapılması şartını koşul olarak öne sürüyorlar. Ama iş 7/24 hizmete gelince yoklar. Sigortalılar mağduriyette ve çoğu zaman sigorta acentelerinden destek alıyorlar. Bizler de mağdurun yanında olma anlayışıyla danışmanlık ve hizmet vermekteyiz. Yani kısacası diyorum ki, BANKACIDAN SİGORTACI OLMAZ.

Daha çok ne tür firmalara hizmet veriyorsunuz?
Bizim sektörümüzde rekabet ortamı çok açık olduğu için, isimlendirme yapmak çok akılcı değil. Ama İzmit`teki sigortacıların çoğu benim kimlerle çalıştığımı bilirler. Şöyle söyleyeyim; Kocaeli`deki taşıma sektörünün %60`ıyla çalışıyoruz. On yıla yakındır, insan taşıma işleri olsun, personel taşıma işleri olsun, yapmaktayız. Benim uzmanlık alanım zaten bu iş. Genellikle mağdur olanın yanındayım. Bir mağduriyet olduğu zaman ben Bahar olarak insanların yanındayım. Çünkü insanlar firmaya güvenip yolculuk yapıyor. Ardından olumsuzluklar olduğunda sıkıntılar meydana gelebiliyor. Sakat kalıyor, ölüyor, ailesi mağdur kalıyor. Ben bu tarz işlere daha çok eğilimliyim.

Bu mesleğin zor yanları var demiştiniz. Sizi sinirlendiren, ağlatan, zor geçirdiğiniz günleriniz dakikalarınız oldu mu hiç?
Olmaz olur mu? Bizim işimizde hemen hemen her gün bu tür şeyler yaşıyoruz. Aklımdan çıkmayan, hiç unutmadığım küçük bir anım oldu. Bir müşterim gelip, “benim iki tane aracım var” diyerek, ayaklarını sehpanın üzerine uzatmıştı. Bu mudur? Gerçekten bu iş bu mudur? Dedim kendi kendime. Bayağı bir şaşırmıştım, tabi kendisini uygun biçimde göndermiştik.
MÜŞTERİ KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMELİ
Olası kaza sonrasında, müşterinizin yanına gidiyor musunuz?
Evet gidiyorum, saat kaç olursa olsun mutlaka yanında olmayı istiyorum. Gece çok kez kalkıp gitmişliğim vardır. Çünkü biz olduğumuz zaman çözümü daha kolay oluyor.

Çok şık bir ofis yapmışsınız gerçekten…?
Bu konuda mütevazı değiliz. İzmit`te bir çok ofisi gezdim ama böyle bir yer görmedim desem yanılmış sayılmam. Özenerek yaptım çünkü gelen insanlar kendini özel hissetsin istedim. İşime verdiğim değerden dolayı bunu yaptım, herkesin öyle olması gerekiyor. Bizim işimiz iki masa iki bilgisayarla olabilecek bir şey ama her şey o değildir. Müşteri geldiği zaman görsellikle beraber kendini güvende hissetmeli. Bu bizim için önemli nüanslar.

Yapmak istediğiniz farklı atılımlar var mı?
Var ama sigortacılıkla zincirleme olan işler… daha kaliteli hizmet vermek için genel merkezle Kocaeli arasında iyi bir ayak olmak istiyorum. Bu araç tahsisi olur, hastaneler olur, bu konuda Kocaeli olarak eksiklerimiz var. Bunları İstanbul gibi büyük merkezlerle paylaşıyoruz. İleriki zamanlarda genel merkezin belli bir ayağı olmayı planlıyoruz.

Bölgesel anlamda nerelere kadar hizmet veriyorsunuz?
Antakya tarafıyla lojistik firmalarıyla çalışıyorum, İstanbul`da birkaç büyük firma, Gebze`de bakır fabrikalarıyla çalışıyorum. Bizim sektörümüzde sadece oto kaza, trafik, kasko yoktur. Antredepoların, nakliyatların da sigortaları var. Türkiye`de oldukça iyi firmalarla çalışıyorum. Hatta ileride bu büyük firmalarla birlikte büyük bir köprü de kurabiliriz.

Bu işi yapmasaydınız ne işle uğraşmak isterdiniz? Öyle çılgın bir hayaliniz var mı?
Hayır yok, ben ev hanımı olmak isterdim. Şaka bir yana sigortacılığı yapan, her işi yapar. Ben tezgahtarlıktan gelmeyim. İlk deneyimim tezgahtarlıktı. Değirmendere`de çeyiz mağazasında çalıştım, ilk patronum bayandı. Beni çok sevdiler. Orada dört yıl kadar çalıştım. Hem çalıştım, hem okudum.
ÇOCUKLUĞUM MÜCADELEYLE GEÇTİ
Çocukluğunuz rahat geçti mi?
Rahat bir çocukluk geçirmedim, hep mücadeleyle geçti. Çalışarak büyüdüm. Ama çalışmayı hep sevdim. Güneydoğu`ya da giderim. Çatışma görmüş bir insanım ben.

Bahar Hanım, söz açılmışken, o topraklarda doğan biri olarak, bize biraz Güneydoğuyu anlatır mısınız?
Güneydoğu`yu yaşamak lazım, mutlaka gitmek lazım. Öyle televizyonda izlendiği gibi bir yer değil. Genellikle en kötü yerleri çekip, iyi yerlerini göstermezler. Aysun Hanım, ben iyiki Güneydoğuluyum. Niye bunu söylüyorum? Örf ve adetleri, büyüye saygıyı, birbirine sevgiyi, misafirperverliği oradan öğrendim. Batı tarafında çok fazla komşuluk, misafirperverlik görmedim ben.

Sık gidiyor musunuz  doğduğunuz topraklara…?
Her sene giderim ama sadece Diyarbakır değil, Mardin, Adana, Antep, Urfa, hepsini gezerim.

Peki o yıllardan bu yıllara neler değişmiş geliyor size?
Çok şey değişmiş. İnsanlar inanılmaz karmaşa içindeler. Korku, endişe, çocukları için tedirginlikleri var. Dışarıdan iyi yönetiliyor bunları hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama şunu çok açık söyleyebilirim. Gerçek bir Güneydoğulu olan yerli kişi, asla yanlış yapmaz. Benim ailem hep memurdu. Okumaya önem veren bir aile yapımız vardı. Bütün kuzenlerim meslek sahibidirler. Hepsinin iyi yerlerde görevleri var. Böyle bir ailede büyüdük. Güneydoğu`da ticaret yapan bir tek dedem vardı. Ticareti dedemden öğrendim galiba.

Güneydoğu kadınını nasıl tarif edersiniz?
Güneydoğu kadını sahiplenme duygusuna sahiptir, iyi bir annedir. Sevdi mi tam sever, çocukları için canını feda eder. Ama her şeye ayıp diyerek bastırılmış duygular olduğu için kendi içlerine kapanmışlardır. Ancak aralarında çok başarılı, ailelerini yöneten inanılmaz akıllı kadınlar vardır. Yedi köyü adaletli şekilde yöneten kadın tanıdım ben.
BATININ DAHA ÇOK SIKINTILARI VAR
Sizce açılımın Güneydoğuya faydası oldu mu?
Hayır olmadı, daha çok karıştı ve daha da karışacak.  Gaziantep`e, Urfa`ya Suriyeliler doldu. Biz bunu da anlamış değiliz. Diyarbakır önceden doğunun Paris`iydi. 11 yıl önce peşmergeler geldiği zaman Güneydoğunun bütün yerlileri başka taraflara kaçtı. Müthiş derecede güçlü iş adamlarımız vardı. Hepsi kaçtılar. Kaçmak zorundaydılar çünkü peşmerge geldi. Yoksa Güneydoğu bu değildi. Mesela ben ilk tiyatroyu Diyarbakır`da sevdim. İlkokuldayken tiyatro oynuyordum. Devlet tiyatrosundan çıkmazdım. Kitap okumayı derseniz orada öğrendim. Baktığınızda doğunun sıkıntılı yanları çok gibi görülür ama batının daha fazla sıkıntıları var. Mesela kitap okuma alışkanlığını ben burada görmüyorum. Üniversite öğrencisi bana göre bir üniversite öğrencisi gibi değil.

Ne gibi fark var..?
Burada bir üniversite öğrencisinin evine bir gidin isterseniz. Üç tane üst üste kitap göremezsiniz. Ama Güneydoğuda okuma açlığı olduğu için orada gerçekten bir üniversite öğrencisinin evinde olduğunuzu hissedersiniz. Hep beraber ev ortamlarında dayanışma içinde yemek yaparlar, inanılmaz konuşur ve tartışırlar. Güneydoğu deyip geçmeyin. Bugün ülkenin en iyi ses sanatçıları, sinema oyuncuları, sanata önem veren, yönetmenlik yapan, yazarı, çizeri o yörenin insanlarından çıkmıştır. Orada bir maden var yani.
HALA AŞİRETLERİN SÖZÜNÜN GEÇTİĞİ YERLER VAR
Siz neden batıya geldiniz o halde?
Devlet o bölgeye yatırım yapmıyor, hala aşiretlerin sözü geçen yerler var. Bugün aç ve her şeyini kaybetmiş adamdan her şey beklenir. İşsiz adama ne verirseniz alır götürür. Çok asaleti olan aileler var, onların hepsi yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Ne oldu bu sefer? Dışarıdan geldiler, köyü yaktılar, o oldu, bu oldu. Diyarbakır, Antep karıştı. Hiçbirinin yerlisi kendi memleketinde değil. Yoksa ben niçin kendi memleketimde sigortacılık yapmayayım ki? Ben meslek hayatım boyunca yaklaşık 15 kişiye sigortacılık öğrettim.

Peki bu birikimlerinizi siyasi arenada dile getirmeyi düşündünüz mü? Yani siyasete girmeyi denediniz mi?
Bazı teklifler var ama ben siyasete girmeyi düşünmüyorum. Herkes bildiği işi yapsın. Ben siyasetçiliği bilmediğim için girmeyi düşünmedim.

Siyaset sizce bir meslek midir?
Bir meslek değil tabiî ki, o çok başka bir şey. Ama siyasetin benim ruhuma uygun olduğunu düşünmüyorum.

Boş zamanlarınızda en çok ne yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Çok fazla vaktim yok ama fırsat buldukça film izliyorum. Ben tam bir film aşığıyım. Haftada yaklaşık 7-8 tane film izlerim. Bunun dışında kitap okumayı hiç ihmal etmedim.

Bahar Hanım, Yükselen Değerlere konuk olduğunuz için çok teşekkür ederim. Sohbetin yazıya yansımayan kısmındaki esprilerinizi, sevecen tavırlarınızdan çok etkilendiğimi belirtmek isterim. Dilerim sizi çok daha büyük başarılara imza atarken görürüz.
Çok teşekkür ederim Aysun Hanım, her şey karşılıklı inanın. Bizim Kocaeli Gazetesini mutlaka hergün severek, beğenerek okuyorum. Yükselen Değerleri takip ediyorum ve çok beğeniyorum. Bir şeyler yapmaya çalışan herkese güç veriyorsunuz, cesaretlendiriyorsunuz. Sizi tebrik ederim.

Size nasıl yardımcı olabiliriz?